BİR VARDI BİR YOK MU
Evvel zaman masalları, evvel zaman masalları
Kağıttan kayıklar yaptık uçurduk tüm sandalları.
Sandalımın kürekleri Hümâ’dan
Hümâ gider talih çalar semadan.
Semadaki dekor, o eski masal,
Eski çocuk dillerinde mufassal
Bir hatıraya dönüşüverdi.
Kimin umurunda!
Evvel zaman masalları evvel zaman masalları
Kağıttan kayıklar yaptık uçurduk tüm sandalları
Sandalımın güvertesi var imiş,
Güvertede yatan nazlı yâr imiş.
Yârimin boynunda zümrüt gerdanlık.
Bakıverdim… kalbim durdu,
Kalbim durdu bir anlık.
Bir anda yüreciğim uçuverdi Kaf Dağına,
Yamaçtan bir ceylan indi,
Bindim miraç burağına.
Yükseldikçe yükseldim,
Yedi kat gökleri aştım,
Arş-ı âlâya ulaştım,
Bu halime ben de şaştım.
Kaf’ın ardına dolaştım.
Az gittim haylaz gittim…
Bulut bulut süzüldüm,
Boşluklarda ezildim,
Yalnızlıktan üzüldüm,
Gökyüzünü taradım.
Varlarda yokluk buldum ,
Yoklarda var aradım.
Kopuverdi içimden bir vaveyla.
Leylâ’dır dedim bu,
Olsa olsa bu Leylâ…
Bir suret gibi dikildi karşıma.
Seslerinle var ettiğin arşıma
Şimdi baldıran düştü,
Zehirledi kanımı.
Masallarım kirlendi,
Sesleri(m) silikleşti.
Bir vardı masalların âh ki bir vardı,
Bir yok ki masallarım eyvah ki şimdi
Sandalımın kürekleri kırıldı,
Kanatlarımı kemiren tırtıldı.
Beni bir böcek ısırdı,
Sesim kısıldı.
Bir masalım vardı başı nasıldı?
Bir vardı da bir yok mu?…
Sesler işitiyorum heybetli geçmişlerden ,
İştahla dişliyorum tükenmez yemişlerden.
Bir sırrı saklıyorum tam dilimin ucunda,
Mutluluk bende değil hünkarın avucunda.
Avuçlarımda masallar, derin sızılar,
Şu masal kahramanları amma mızmızlar.
Sesler işitiyorum derin oof çekişlerden.
Dalda bir kuş cikcikliyor,
Anlamam bu işlerden.
Sesler işitiyorum bu gidiş gelişlerden.
Benden bir tel kopuyor, bedenimde bir hançer,
Kaçmaya çabalıyorum,
Yüzüm gözüm sırsıklam,
Kan ter içindeyim.
Söyle peri, şu sizin masallarda korkular çok mu?
Bir vardı da bir yok mu?
Çıkıp geldim bir masalın içinden.
Ne Kaflardan geçtim, Olemp’ten, Çin’den…
Ölü deme bana!
Ölmek?… Gecinden.
Bir tek tel yeter bana koparayım saçından.
Sesler iştiyorum miladın bilmem kaçından.
O sesler tıntınlıyor bir masal sarkacından.
Söyle tellim gulyabani, sizde sevdalar çok mu?
Bir vardı da bir yok mu?
Mışlarla kandırıldık, mışmışlara aldandık,
Hepimiz o ülkeden, yalancı masaldandık.
Boşuna mı yaşadık, hayal mi bütün sesler?
Söyle yârim şehriyâr, sizde masallar çok mu?
Masalların sesleri hala diri ve tok mu?
Yoksa yoksa masallar yoksa yoksa masallar
Bir vardı da bir yok mu?..
Erdal Turna