David le Breton “Yürümeye Övgü” isimli kitabında yürüyüşçüyü, “Çoğu zaman hiç kimseye verilecek hesabı olmayan özgür bir insan” olarak tanımlar.¹ Cemil Meriç de kişinin kendisi dışında […]
Var olduğumuzun bilgisine sahip olmamız yetmez; bilginin işlevsel bir bilince dönüşmesi de gerekir. Bu bilinç çarkını döndürmek ve kendilik bilgisi biriktirmek için yürümenin önümüzde açtığı imkân […]
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın hayata dair oldukça zarif bir yaklaşımı vardır. Varlığın ispatı ve kendilik bilgisi biriktirmeye dair işleteceğimiz süreçte de bu yaklaşım bize bir perspektif sunabilir. […]
İmkânsızlık vehmini yeneceğimiz nokta, hayatı anlamlı kılacak nirengilerimizin belirginleşeceği andır. Bu anları çoğaltmak elimizde. Bu elinde olma yetisi bir özgürlük alanı değil aslında; zorunluluk. Var olmanın […]
Binlerce yıllık hayat tecrübesi, kullandığımız kelimelerin sözlük anlamlarının ötesinde ve derinlikli anlamlara sahip olabileceğini ortaya koymakta. Oysa bir kelimenin sözlük anlamı “bu, ne demektir” veya “şu, […]
Yürüme dürtüsünün arkasında, pratik bir yarar sağlaması umulan amaçlar olmalı. Sade kuru bir hevesten kaynaklanmamalı bu dürtü. Ya bir sebebe ya da neticeye bağlı olmalı. Sadece […]
Yürümek artık uzun seyahatlerin bir aracı olmasa gerek. Zira günümüz teknolojisinden çok uzak geçmişlerde de binek hayvanları insanlığın hizmetindeydi. Nitekim, Kur’an’da da bu hayvanlar nazara verilerek […]
Yürümek, insanlığın en ilkel, fakat hala güncel olan ulaşım şekli. Önceleri binek hayvanları, sonra tekerlekli hayvan arabaları, sal, kano, kayık, tekne; teknolojik gelişmelerle birlikte bisiklet, tren, […]
Nedense yürümenin mekânını, zamanını, süresini ve hızını çoğunlukla sağlık ekseninde planlarız. Süregelen alışkanlıklardan ötürü olsa gerek. Sağlıklı yaşam için yürümek düşüncesini öncelediğimizde, adamlarımızla zihnimiz arasında doğal […]
Dönüp geçmişe göz attığımda, gezgin değilmişim ama gezgin gibi gezmişim diyebileceğim nice zamanlar yaşadığımı görüyorum. İlkokulda mekteple ev, ortaokulda şehirle (Rize) köy (Uzunköy) arasında. Sonra Uludağ’ın […]
O yol bir zamanlar geniş bir patikaydı. Baharda sarı zifin çiçeklerinin baş döndüren kokusu ve mor-eflatun orman güllerinin rayihasız dokunuşları ile süslenmiş o yol boyunca yürürdük. […]