YÜRÜMEK NE DEMEK (YÜRÜMENİN YÜZ HALİ)
Binlerce yıllık hayat tecrübesi, kullandığımız kelimelerin sözlük anlamlarının ötesinde ve derinlikli anlamlara sahip olabileceğini ortaya koymakta. Oysa bir kelimenin sözlük anlamı “bu, ne demektir” veya “şu, ne anlama gelmektedir” sorularının cevabından öteye pek geçememekte.
Türkçe Sözlük “yürümek” (*) kelimesinin anlamını on iki maddede sıralamış. Bunların yarısı günlük hayatımızda kullandığımız anlamda: Adım atarak ilerlemek, gitmek; karada veya suda herhangi bir yöne doğru sürekli yer değiştirmek; çocuk ayakları üzerinde gezecek duruma gelmek; yayan gezmek, yayan gitmek; yol almak; bir yere gelmek, bir yere ulaşmak. Diğer yarısı ise daha ziyade mecazi olarak kullanılan anlamlar: Üzerine doğru gitmek, akın etmek, saldırmak, hücum etmek; faiz hesap edilmek, işlemek; geçmek, ilerlemek, değişmek; bir işte ileri gitmek; gereği gibi yapılmak, ilerlemek; ölmek. Bir de argo anlamı verilmiş: Devam et, git.
Acaba kendisine her şeyin ismi öğretilen Âdem babamız (**) yürümek kelimesini/kavramını nasıl içselleştirmişti. O ki, dünyalık ilk mekânı olduğu kaynaklarda yazılı olan Hindistan’dan Mekke’ye yürüyerek kaç defa gidip gelmişti?
Ömür, kelimelerin sözlük anlamları ile yaşanacak olsaydı, ne kadar da tekdüze ve çekilmez olurdu. Gerçi bu handikapı aşmak için ansiklopediler icat edilmiş, sözlüklerin sayfalarından taşan anlamları kayda geçirmek uğruna yığınla sayfa yazılmış, ama nafile. Hiçbir malumat yığını eser, insan düşüncesinin ve muhayyilesinin renklerini yansıtmaya kafi gelmiyor. Yapılmış çalışmaları küçümsemiyorum. Yazının insana dair olanı ifade edişindeki yetersizliği tarif etmeye çabalıyorum.
Kelimeler, sözlükten taşan anlamlarıyla daha geniş bir açıdan yaklaşılarak kullanıldığında, artık ona kelimeden ziyade, kavram demeyi tercih ediyoruz. Tabii kavram demek, bir anlam çuvalı demek de değil. Türkçe sözlüğe göre, “Bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı (vurgu bana ait), mefhum, fehva, konsept, nosyon; nesnelerin veya olayların ortak özelliklerini kapsayan ve bir ortak ad altında toplayan genel tasarım” (vurgu bana ait). Görüldüğü gibi, bir çuval çağrışımı yapmakla birlikte çuvaldan bahsedilmiyor. Öne çıkan yaklaşım, “kavram”ın bir “genel tasarım” olduğu yönünde. Tasarım, inşa sürecini işletmeye cevaz verir. Dolayısıyla bu kavramın derinliğine daldığımızda oluşturacağımız anlam zinciri bir “inşa” neticesinde vücut bulacaktır.
Yukarıya sözlük anlamını not ettiğimiz “yürümek” sözcüğünü, kelime düzeyinden kavram derinliğine taşımak zorundayız. Zira kurduğumuz cümlelerde sadece bir kelimeden ibaret olan “yürümek” bir kavram olarak hayat kurgumuzu inşa eden bir işleve sahip. İnsanlık tarihi, bunun böyle olduğunu örnekliyor. Öyleyse biz de öncelikle, bir kavram olarak yürümenin, hayatımızı inşa eden yönlerine temas edelim.
Belki sözün ağırlıklı bölümü, sübjektif gözlem ve düşüncelere dayanacak, ama olsun. Her öznel ifade nesnel dünyanın bireydeki yansımasından ibaret değil midir? Kaçımız, ilahi bütünlüklerini zedelemeden mutlak hakikatleri idrak ve ifade etme kudretine sahip olabiliriz ki?
Dipnot:
(*) TDK Türkçe Sözlük, 2011, 11. basım, Ankara
(**) Kur’an-ı Kerim Bakara-31: “Ve Âdem’e bütün isimleri öğretti. Sonra bunları meleklere gösterip ‘Sözünüzde doğru iseniz şunların isimlerini bana söyleyin’ dedi.”
(Devam edecek…)