ey nefis, ey hükümdar, erdoğan, senden büyük allah var

SENDEN BÜYÜK ALLAH VAR

 

İnsanoğlu, takati yettiğince yükselir, kendine aitse kanatları. Başkasının kanatlarıyla, başkasının arzusunun hilafına ulaşamaz bulutların ardına, dağların doruğuna. Kudret kimin elindeyse, o belirler sınırını uçmanın.

Dünyalığın ölçüsü mutlak gibi görünür. Aldanır insan. Hem de ne aldanır. Sınırlıyı sonsuza taşıdığını sanır. Faniyi baki sanır, dolunayı güneş. Toprağın bereketini çapalamaktan, hedefe varan oku, yayı germedeki hünerinden zanneder. Gemilere dümen tutar okyanuslarda, ustalığından sanır. İğne bulsa samanlıkta, kartal göz oluşundan… Bilmez ki her gün, her an sınanır.

Günler sıradandır. Ama o, günü değerli kılan kendi gücüdür sanır. Aldanır insanoğlu. Aldanır. Sıradan bir günde sıradan hünerler, şımartıverir sıradan insanı. Olağanüstü güzellikler, şaşırtır. Şaşkınlığın hemen ardından pişkinlik beliriverir. Hikmeti kendinde arattırır. Aranırız. Aranır insanoğlu. Ve aldanır. Aldanırız.

Sınırsız sanır kudretli fani, elindekileri. Her an gücünün şahikasında yaşadığını vehmeder. “Büyük” kelimesi doldurmaz gözünü. Büyüklük kavramını sığdıramaz kudret haritasına. Coğrafyasının sınırlarını en’ler belirler. En güçlü. En zengin. En uzun. En büyük… Çevresinde pervane dönenlere.

Bir de görüntünün ardındaki en’ler vardır. En ihtiraslı. En cimri. En müsrif. En mağrur…

Ey, en mağrur! Mağrurlanma.

Her çıkışın bir inişi var. Her uçuşun düşüşü. Her gülüşün soluşu. Her güzün bir baharı var. Her baharın bir güzü. Ve gecelerin gündüzü. Ateş, köz, kül döngüsü.

Her büyüğün daha’sı var. Her güçlünün, her zenginin, her soylunun. Bir de bunların en’leri var: En büyüğü. En güçlüsü. En zengini. En soylusu. En merhametlisi. En cömerdi. En affedicisi. En şiddetlisi.

Diklenmeden dik durmak. Büyüklenmeden, böbürlenmeden büyük olmak. Yapmacık mütevaziliğin arkasına saklanmadan. İçten bir yalancılığı huy edinmeden. Olmadan olmak. Ölmeden ölmek. Yanmadan yanmak.

Ey, nefis! Yokluğa adını veren. Ve seni yoktan var eden. Senden büyük. Daha büyük. En büyük. Allah var!

Ey, nefis! Ey zulmün hükümdarı. Ey, dev aynasındaki cüce. Ey, mavilikleri bulandıran. Ey, beyazı bozartan. Ey, gözleri şaşı, kulakları sağır, dili pelte, teni teneke, burnu nasır. Ey, ezberi dünyevi. Ey, hevesleri sonsuz. Ey, istikameti yönsüz. Ey, adımları çarpık. Ey, kanadı kırık. Ey, yelkeni yırtık, rüzgârı üfürük. Ey, deryası gölet, zirveleri siluet, kaldırımları toz duman. Ey, yolsuz, ipsiz-sapsız, çapsız. Aşksız. Şımarık.

Ey, nefis! Bul yolunu. Gir yoluna. Sür atını. Sal feryadını. Koş rıhtıma. Yan od’una. Dön kendine. Ol, ol, ol… Ve öylece öl. Yaşamak ve yaşatmak için öl. Sevmek ve sevilmek için. Susmak ve anlatmak için. Duyduklarını anlatmak için öl, kulaklarınla ve de kalbinle. Gördüklerini anlatmak için öl, gözlerinle ve de gönlünle. Ağladıklarını, anladıklarını, sakladıklarını, saklandıklarını, kaybettiklerini, kazandıklarını, kaçtıklarını, kovaladıklarını haykırmak için öl. Gövdenle. Ve de vicdanınla. Öl de, öyle ol!

Ey, nefis! Toprağın altını, üstünden daha hayırlı bildin mi? Zindanı hürriyetten, yokluğu, yoksunluğu zenginlikten, yokuşları düzlükten, ağlamayı gülmekten daha hayırlı. Bildin mi? Ey, nefis bildin mi? Bil. Bil ki, senden büyük Allah var!

Say ki, bu dünyada bir tek sen varsın. Say ki makamların en hasında, dorukların doruğundasın. Say ki, yüz yıllardır beklenen kahramansın. Say ki, meziyetlerin saymakla tükenmez. Say ki, tükenmezsin sen, sinende neşterini hissedene dek ölüm meleğinin. Ne dersen de. Neyle yetinirsen yetin. Her ne kadarsa gücün, kudretin, güneş donar, yıldızlar solar. Kâh sesi kâinatın, kâh sessizliği seni boğar. Zira senden büyük Allah var!

Ey, nefis! Aldandın sen. Aldanır insan. Hükümdar olsa da aldanır. Sarayını zindanların üzerinde yükselten, aldanır. Para putuna tapan, sarayında Musa’ları boğmaya yeltenen, gücün Nemrutluğuna soyunan, aldanır. Son limanı sadece kendine, kendi gemilerine ayıran. Süleyman olmaya soyunan. Kendini putlaştıran. Aldanır.

Ey, mağrurlanan! Ey, mağrur olan! Mağrurlanma. Mağrur olma. Ey, muhteris! Ey, müsrif! Her çıkışın bir inişi var. Her büyüğün daha’sı, her güçlünün âlâsı. Olmadan ol. Ölmeden öl. Ateş, köz, kül döngüsü…

Zira…

Ey, hükümdar! Ey, nefis! Senden büyük Allah var!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir